• https://www.facebook.com/asimturgut@hotmail.com
  • https://www.twitter.com/asmtrgt

                           HEDEF GELECEKSE;

                                             ÜŞENME ERTELEME VAZGEÇME

          DİNLE İZLE OKU KONUŞ HABERİMİZ OLSUN

ÖĞRETMENİMİZİN KİTAPLIĞI










ÇATLI REİS: “Varlığının bilinmediği, sesinin ulaşmadığı, ayağının basmadığı yer senin değildir.” Her Türk ülkücü doğar, ama her Türk ülkücü ölmez.”

Tarihin başlangıç noktası Türk’tür. Türk demek birçok coğrafyada, farklı zamanlarda varlık gösteren ama dil ile kültürünü her daim korumayı ve aktarmayı başaran demektir.  Bu süreklilik her türlü karşı oluşuma rağmen ülkü dolayısıyla kurulmuştur. Ülküsüz Türk olmaz. Olursa da eksik olur, eğreti olur.

Kızıl Elma Türk devletleri için bir hedefin simgesiydi. Güneş’in doğduğu yerden, battığı yere kadar fetih ülküsüydü. Kızıl Elma hayal edilendi, varılmak istenen ülküler bütünüydü. Kızıl Elma, cihan hâkimiyetinin sembolüydü; onun hayata geçirilmesi ise Nizam-ı Âlemdir.

Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,/ Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir. / Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir, / Kahramanlık: saldırıp bir daha dönmemektir.

Bir cahilin yönettiği akılılardan korkmam, ama bir akıllının yönettiği cahillerden korkarım.

Lider makamla büyüyen değil makamı büyütendir.

Benim doğrularım başkalarının yanlışlarından her zaman daha hayırlıdır çünkü yaptıklarımın sebebini o an herkes anlayamaz.

Kimseye emanet edemem emanetleri, zaten herkes emanetçi.

Acı her yerde herkese gösterilmez.






GİTTİLER: Gece gündüze lazım, sen de bana lazımsın. Bir anne ki muhterem anneler aleminden, elli yıl nesilleri emzirdi kaleminden.  Ve en dayanılmaz olanı, bizimle doğanların, bize ihaneti…

Ne bilsin Selim’ler ne bilsin Sinan / Ki avlun bu kadar küçülecekti / ey ilahi kubbe; sana havlu bir kıta gerekti!

Bense bıraktım içkiyi, şimdi içiyorum rüyada. / ne yapalım, şerefine içilecek kimse kalmamış dünyada.

Dünyamızı sorma; hem yeter hem yetmez. İnsanlık buysa çok gelir bir cennet; lakin yüce Tanrı’m on Cehennem yetmez.

Türk’ün alnına vurulan yaftaları indirecek kudretin yolu, inanmak, bilmek, söylemek ve her türlü menfi şarta rağmen çok çalışmakla aşılabilir.

Hiçbir millet, başka millet ve devletlerin insafıyla ayakta kalmaz. Büyük milletler için zaten böyle bir düşünce söz konusu olamaz.  Hele Türk için, varlığını koruma güç ve iradesi mutlaka kendisinde olacaktır. Çünkü Türk, dünyaya insanlık nedir öğretenlerdendir. Çünkü Türk kıskanılan ve ebediyen kıskanılacak bir millettir. Özellikle ayıbı boyunu aşan, arızaları dağlar kadar, sömürgeci, işkenceci, vahşi ve barbar batı bu kıskançlığı gösterir. Türk’ten yediği dayağın ağrısı da halen geçmemiştir, geçmez.  Ya Rab’ Ya Rab! Türklüğü yücelt! Türk’e güç ver. Türk’ü yükselt.





 GÖKTÜRKLER: Dinle! Yoksa öğrenemezsin. Ey Türk dinle! Dinle ki anla! Anlamadan aklında tutunmaz düşler. Düşlerin yoksa sen de yoksun! Anla ki unutma! Unutursan bir hiçlik içinde yer beğen kendine, eğer hiçlikse tercihin! Unutma ki sen de anlat! Özünü yokluğa taşıma! Yoklukta yitirme varlığını! Özünü öğren! Özünü tanı! Özünü öğret! Atanı ulusunu, töreni, ilini tut! Bayrağını, tuğunu Gök’le! Geçmişini iyi belle! Söyle, söylet destanlarını! Dünkü güne bağlanmazsan yüreğinle, bugünkü günden, yarın ki günden kut bekleme. Türk’ün varlığı aşağıda yağız yer, yukarıda kutlu Gök durdukça dursun istiyorsan eğer… Ey Türk titre, özüne dön ve acunu tut! Ata oğlu ataç doğar. Ana kızı anaç doğar. Türk’ten Türk… Bozkurt’tan bozkurt doğar!

Ad kişinin en büyük kutu! Ad ile var olunur. Ad olmazsa kişioğlu bir hiç! Ulu Tanrım, Türk’ü ilsiz yurtsuz, töresiz kağansız koyma! Ben ölmezsem sen ölmezsen kim ölecek Türk için. Umut tükenirse Türk tükenir. Zoru paylaşanlar geleceği paylaşırlar. Türk, kurtuluş ve özgürlük ardında, tutulamaz bir güçtür!   Aşı üleşen, derdi de üleşir, savaşı da… Yoksulluğu üleşen, gelecekte varsıllığı üleşmeye hak bulur. Yoksullukta yan yana duran, varsıllıkta haklı olarak yan yana durur.  Fikir tekleşince gerçekleşmesi kolay olur. Yufka ince olunca kolay delinir, ince olanı kırmak kolay olur. Yufka kalın olunca delinmesi zor, kalın olanı kırmak çok zordur.  Yağını iyi tanıyacaksın, dostunu iyi seçeceksin. İki seçki sunar Tanrı kişiye: ya kendin için yaşayacaksın ya budunun için. Türk budun ne zaman ki Çin’in yumuşak ipeğine, tatlı sözüne kanmış, devletini, ilini, kağanını, töresini yitirmiştir. Ardından gelecek olanı yetiştiremeyenler, yarın artlarında hiç kimseyi bulamazlar.

Onca zaman… Bir o kalır geride bir de seni bilenlerin usundaki, sevenlerin gönlündeki yerin. Destanlaşırsan eğer… Bir zaman konuşulur, sık sık anılırsın. Sonra… Unutulmazsın ancak yaşam sürmektedir. Birileri giderken, birileri gelmektedir.

     Zenginlik değil düşüm özgürlük. (A.TURGUT)



  

ULUHAKAN ABDÜLHAMİT HAN: Erkeklere verilen eğitim yalnız kendi şahıslarında kalır, ölümleriyle yok olur. Kadınlara verilen eğitim ise çocuklarına ve gelecek nesillere de geçer. Erkekleri eğitmek gölge veren bir ağaç dikmek, kadınlara eğitim vermek ise hem gölge hem meyve verecek bir ağaç dikmektir. Gölge, kendi eğitilmişliğinden topluma yapılacak iyilik, meyve ise yetiştirilecek eğitim görmüş çocuklardır. Kadınları eğitmeksizin sadece erkekleri eğitmeye çalışan bir toplum kum üzerine temelsiz bir köprü kuran, yağmur yağdıkça köprünün yıkıldığını görüp yeniden yapmaya mecbur olan bir adama benzer. Bir toplumun eğitiminin temeli kadınlarının eğitimidir. Kadınlar toplumun esasıdır. Uygarlığın oluşumu, toplumun mutluluğu kadınların eğitilmesine bağlıdır.


SUSKUNLAR:Sakın unutma. gözün vazifesi sadece görmek değil, hakikati görmektir. hakikati gören bir göz, artık başka bir şeyi göremez.çünkü o  artık başka bir şeyi göremez. çünkü o artık başka bir vazifeyle mükellef değildir ve başka bir gayesi de yoktur.

ŞAR DAĞININ KURTLARI: Zafer inananlarındır. Yenileceğinden korkanların değil.  Keçi şarap içince dağa kurt aramaya çıkarmış. Kargaları kovalamak kartala şeref kazandırmaz! Keskin bıçak olmak için çok çekiç yemek gerekir.  Ot bile kökü üstünde biter.  Kurt köyünü değiştirir, huyunu değiştirmez.  Kurt avına kuzu gönderilmez. Tarihi yazanlar kahramanlardır. Güçlü olan adil olmak zorundadır.


KEHANET: Kurtla barışacaksan üzerinde kan kokusu olmayacak.  Ahir zaman geldiğinde… Kurt kuyuya indiğinde… Anahtar kapıya uyacak! Kurtla kardeş olduğunda… Ehli emaneti aldığında… İşte vakit o vakit… Ol denecek olacak!    Derinlerde büyük bir savaş var! Pek çoğunun inanmadığı, bazılarının fark etmediği ya da bilmek istemediği acımasız bir savaş… ve bu ilahi kavgada; en ön safta, Türk milletinin adanmış koruyucuları var. Eskilerin, “Börü Budun” yenilerin “kurt soyu” dediği, keza asırlık düşmanlarının tanıdığı isimle; “saklı Kurtlar!”




SAKLI KURTLAR TAŞ MELEK: Unutmayın! Zor olan, bilmeden inanmaktır.” Soyum Türk’tür, kanım kurttur, Allah’ıma hamdolsun! Alem yurttur, Azı yoktur, Bayrağıma kul olsun! Namertse içim, Çelik kana değsin. Doğduğun kadar Türk’sün ama olduğun kadar Kurt’sun.

                Bugünlerde diyorlar ki: “Başkent sokaklarında bir kara kurt dolaşmaktaymış, çok uzaklardan puslu dağlardan çıkıp gelmiş. İntikam için mi yoksa ellerinde masum kanı olanlar için mi geldi bilinmez… Ama bildiğimiz bir şey var, her kim için geldiyse, göz göze geldikleri an şimşekler çakacak, kalpler yerinden çıkacak ve bu ateşle, bir millet uyanacak.”



KÜRŞAD: Çini yönetenler onun başının kesildiğini, yok edildiğini söyleseler de buna inanan yoktu. Ruhuna uçmaklık yasaklanmış, bozkurt şekline bürünmüş ve her gece kente inip öç alan kutlu bir ruhtu anlatılan. Yoksa ortadan kaybolanların, evlerinde can vermiş şekilde bulunan Çinli soyluların, devriye gezen sak erlerine yapılan saldırıların nasıl bir anlatımı olacaktı. Bulunan her Çinli cesedinde kurt etkisi, bozkurt izi aramak sıradanlaşmıştı.

                Kürşad yok edilemez. Çok kişi tanık olduğu gizemli olayları aktarırken, kimi Gök’ten inen bir bozkurttan kimi ak atının üzerinde öç kovalayan bir erden söz ediyordu. Kimi ise kırk erin saldırısını bizzat gördüğünü antlar ekleyerek aktarıyordu….



METE HAN: “Adsız” töre böyle! Töreyi bozmak, karşı gelmek, uygulamamak olmaz! Atam der ki  “Bizi diğer budunlardan ayıran, bizi özel yapan şeydir töre. Töreyi uygulamada taviz vermek bizi Türk olmaktan çıkarır.

Bir keresinde sordum! “Töre değişmez mi atam?”

“Değişir elbet!”dedi. “Değişir ama töreyi değiştirip, kendi töresini koyacak olan kişinin, yiğitler yiğidi olması gerek. Öyle her bey, her han töre koyamaz! Koymaya kalksa da bir işe yaramaz! Kimse uymaz koymaya çalıştığı töreye! Bu söz aklımın bir köşesinde! Öylece yerleşmiş. Töre koyacak yiğidi bekliyorum! Düşlerime giriyor bu yiğit.


DEMİRDAĞIN KURTLARI:  Ergenekon; zor zamanda Türk’e yuva olmuş, ama asırlar geçtikçe Türk’ün o vücuda sığmayan ruhuna dar gelmiş, o efsanevi o kurtlu yurt…Türk’ü azken çok eden, takatten düşmüşken yeniden muktedir kılan, unuttuğu mefkûresini  benliğine yeniden nakşeden o mahfazalı o bereketli yurt…Sınamayan aldanır, sakınmayan yutulur. Yılanın çatal dili yağının güleç yüzünden yeğdir. Kurtlar yakalanacağını ve öldürüleceğini anladığı zaman kendisini boğarak öldürür, avcının eline bırakmaz. Ona bu zevki tattırmaz.  İşaret olsa yol şaşmaz, bilgi olsa söz uzamaz. Eliğ tutgınça  od tut.  Kişinin ölümü nasıl yaşadığını gösterir.  Kurt havayı puslu görünce, avını görmeden ovaya inmez.  

KIRIK OK :Kurt yavrusu anası gibi av boğunca; kurt, pars yavrusu dağa pençe vurunca ; pars, kartal yavrusu ava gökten dalınca; kartal, ve insan balası kendini ispatlayınca ad alırdı. 
Akıllı başı sadık ve güçlü ayaklar yüceye çıkarır.
Kendi dilinizi konuşun! Kendi atınıza binin!
Kendi yolunuzda yürüyün! Kendi çadırınızı kurun!
Kendi zırhınızı kuşanın! Kendi kılıcınızı çalın! bir olun Türk milleti! İri olun! Her daim diri olun!
Anasının emzirmediği kurt ilkin anasını boğar!
kardeş üç ok, tek okun dahi fazla geleceği bir ava yönelmişse o işte bir yanlışlık vardır. milletsiz devlet olmaz. Düşman, akıldan çıkardığımız yarınlara pusu kurar. Bir bak tarihe Türk'e baş kaldıranın sonu ne olmuş.Türk Milletinin ölümsüzlüğü için! gök girsin kızıl çıksın!

Görüntünün olası içeriği: yazı


SEVDALİNKA Beş bin kişi! Tam beş bin kişi...kadın erkek, çoluk çocuk, yaralı yada ölmek üzere olan binlerce insan... ve yığınlarla ceset...kurşunların bıçakların açtığı yaraları kanayarak ağır ağır ölenler... lime lime kesilmiş kadınlar...karınları deşilmiş, bağırsakları dışarıda erkekler... gözleri yuvalarından uğramış şok geçiren bebeler...kurşun ıskalamış ama sonunda kalp krizinden ölmüş ihtiyarlar...dili tutulmuşlar... aklını kaybetmişler...kadınlara yapılanları yazmaya dilim varmıyor... ve hepsinin ortak paydası Müslüman olmaları..(9 nisan 1992 Bosna)






                                                                                                      KİTAP EN İYİ ARK                                                  ADAŞTIR

dünki türkiye dizisi ile ilgili görsel sonucudünki türkiye dizisi ile ilgili görsel sonucudünki türkiye dizisi ile ilgili görsel sonucudünki türkiye dizisi ile ilgili görsel sonucudünki türkiye dizisi ile ilgili görsel sonucudünki türkiye dizisi ile ilgili görsel sonucudünki türkiye dizisi ile ilgili görsel sonucudünki türkiye dizisi ile ilgili görsel sonucudünki türkiye dizisi ile ilgili görsel sonucudünki türkiye dizisi ile ilgili görsel sonucudünki türkiye dizisi ile ilgili görsel sonucudünki türkiye dizisi sabır ile ilgili görsel sonucu





Yorumlar - Yorum Yaz
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam69
Toplam Ziyaret211107
Köşe Yazıları
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar38.218838.3719
Euro43.382843.5566
Hava Durumu
TURGUT TARIM

TURGUT

TARIM